Erzincan, Türkiye'nin doğu bölgesinde yer alan tarihi ve coğrafi güzellikleriyle bilinen önemli bir şehir. Ancak, son günlerde yaşanan deprem olayı, şehrin gündemini altüst etti. 29 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen deprem, birçok vatandaşın endişelenmesine ve meydana gelen sarsıntının sonuçlarının merak edilmesine neden oldu. Jeolog Naci Görür, deprem sonrası yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. Hem bilimsel verileri hem de kendi deneyimlerini paylaşan Görür, halkı bilgilendirirken aynı zamanda gelecek olası tehlikelere karşı uyarılarda bulundu.
Erzincan'da meydana gelen deprem, Richter ölçeğine göre 5.7 büyüklüğünde ölçüldü. Bu büyüklük, ilk başta tehdit edici görünmese de, depremin derinliği ve yerin yüzeyine olan uzaklığı, sarsıntının etkisini artırdı. Naci Görür, deprem sonrası sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, bu tip depremlerin ülkemizin coğrafi yapısında sıkça görülebildiğini belirtti. Türkiye, aktif fay hatlarının üzerinde yer aldığı için depremler kaçınılmaz bir gerçek. Görür, "Her zaman için deprem olasılığı ile yaşamayı öğrenmeliyiz," diyerek halkın farkındalığını artırmayı hedefledi.
Erzincan'daki depremin, çevre illerde de hissedildiği bildirildi. Özellikle Erzurum, Sivas ve Bayburt gibi komşu illerde bulan sarsıntılar, insanları tedirgin etti. Uzmanlar, bu tür depremlerin bilinen fay hatları üzerinde meydana geldiğini söylese de, vatandaşların yaşadığı korkunun normal olduğunu belirttiler. Görür, bu tür olayların sadece fiziksel değil, psikolojik etkileri de olduğunu vurgulayarak, "İnsanların güvenli bir ortamda yaşaması şart. Depremler önlenemez ama hazırlıklı olma durumu kesinlikle sağlanabilir," dedi.
Naci Görür, depremin ardından herkesi etkileyen bu olayın ardından gelen süreçte alınması gereken önlemleri sıraladı. İlk olarak, binaların güçlendirilmesi ve depreme dayanıklı inşaat yöntemlerinin benimsenmesi gerektiğini ifade etti. Daha önceki deneyimlerden yola çıkarak, birçok depremin ardından hasarlı ve eski binaların büyük kayıplara yol açtığını hatırlattı. "Depreme hazırlık, yalnızca bireysel - ailesel bir mesele olmaktan çıkarılmalı. Belediyeler ve devlet kurumları da bu konuda üzerine düşenleri yapmalıdır," diyen Görür, devletin deprem sonrası önleyici tedbirlerini hızlandırması gerektiğini söyledi.
Bunun yanı sıra, halkı bilgilendirmek adına eğitimlerin düzenlenmesi gerektiğini de ifade etti. Deprem anında ve sonrasında ne yapılması gerektiği ile ilgili konusunda bilinç oluşturulmasının önemli olduğunun altını çizen Görür, "Kriz anlarında sakin kalmayı öğrenmek, felaketlerin psikolojik etkilerini en aza indirebilir," şeklinde açıklamalarda bulundu.
Bu bağlamda, Görür, yerel yönetimlerin, toplumda deprem bilinci oluşturma konusunda daha aktif olmaları gerektiğine dikkat çekti. "Halk, güvenli alanlar oluştururken, aynı zamanda bir dizi önlem alabileceğini unutmamalı. İletişimin güçlendirilmesi, felaket durumlarında yapılacak müdahaleleri daha etkili hale getirir," dedi.
Sürekli olarak gündemde tutulması gereken bir konunun deprem yaşandığı esnada alınması gereken sağlık önlemleri olduğu da Naci Görür’ün vurguladığı bir diğer önemli noktayı oluşturdu. Deprem sonrası sağlık hizmetleri ve acil müdahalelerin önemi her depremde bir kez daha gözler önüne seriliyor. Bu süreçte sağlık otoriteleriyle diyalog halinde olunması gerektiğini belirten Görür, "Her deprem sonrası, sağlık kurumlarının yeterli donanımla, ihtiyaç anında devreye girmesi önemli," dedi.
Sonuç olarak, Erzincan'daki deprem, Türkiye'nin deprem gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Uzmanlar, bu tür olaylarla karşılaşmanın kaçınılmaz olduğunu belirtirken, Naci Görür'ün açıklamaları da halkı bilinçlendirmek adına büyük bir fırsat sundu. Gelecekte yaşanabilecek depremler için ciddi anlamda hazırlıklı olmak, hem bireysel hem de toplumsal açıdan önemli bir yükümlülük olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda, halkın ve yerel yönetimlerin bir araya gelerek hazırlıklar yapması, acil durum yönetim planlarını gözden geçirmesi şart. Umarız ki, bu tür olaylardan çıkarılacak dersler, gelecekte daha güvenli bir yaşam alanı oluşturmaya yardımcı olur. Çünkü unutulmamalıdır ki, deprem gerçeği ile yaşamayı öğrenmek, en önemli korunma yöntemidir.