Son dönemde Türkiye’nin gündemini meşgul eden cinayet vakalarından biri, Özlem K.’nın trajik ölümü oldu. Özlem’in katili Murat A., cinayet sonrası panik içinde 112 Acil Çağrı Merkezi'ni ararken “Birisini vurdum” diyerek durumu bildirdi. Ancak, bu durum mahkemede hafifletici sebep olarak değerlendirilmedi. Olay, toplumda yankı buldu ve adalet sisteminin iyileştirilmesi gerektiği tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Özlem K. ile Murat A. arasındaki ilişkide yaşanan çatışmalar, cinayete giden yolu açtı. Olay, Murat A.’nın, Özlem’in önceki ilişkisi ve ikili arasında yaşanan gerginlikler nedeniyle bir anda öfkeye kapılmasıyla patlak verdi. Genç kadın, Murat A.’nın öfkesini yatıştırmak isterken ne yazık ki hayatını kaybetti. Mahkeme sürecinde, Murat A.'nın cinayet sonrası yaptığı 112 araması dikkat çekti. Savunmasında, "O an çok panikledim. Ne yapacağımı bilemedim" demesi, uzmanlar tarafından alkol veya madde etkisiyle yapılan bir savunma olarak değerlendirildi.
Özlem’in ailesi, böyle bir durumda bile insanların suç işlemesini haklı çıkaracak nedenler aramayı kabul etmiyor. Aile avukatı, "Müvekkilim, katilin panik içinde 112'yi aramış olması durumu, onun eylemlerini haklı çıkarmayacak. Böyle bir cinayet, hiçbir mazeretle açıklanamaz” dedi. Dava süreci, Özlem’in ardında bıraktığı acılı aile ve toplumsal tepkiyle birlikte devam ederken, birçok kişinin dikkatini çekti.
Özlem'in ölümü, yalnızca ailesini değil, tüm toplumu derinden etkileyen bir olay haline geldi. Cinayet haberinin medyada geniş yer bulması, kadın cinayetleri ve toplumsal cinsiyet eşitliği konularında farkındalık yaratmaya yardımcı oldu. Kadın cinayetlerine karşı yürütülen kampanyalar ve organizasyonlar sayesinde, toplumda üzerine düşen sorumlulukların farkında olan bir kesim oluştu. Özellikle kadın hakları aktivistleri, bu tür olayların toplumda birer çığlık olduğunu ve cinsiyet temelli şiddetle mücadele edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Özlem’in ailesi, tüm bu yaşananların ardından adalet arayışına devam ederken, mahkemenin verdiği karar merakla bekleniyor. Hem Özlem’in anısını yaşatmak hem de bu tür vakaların önüne geçmek amacıyla pek çok insan sosyal medya üzerinden dayanışma mesajları paylaşıyor. Kadına yönelik şiddetin son bulması için gereken önlemlerin bir an önce alınması gerektiği fikri, geniş kitleler tarafından destekleniyor.
Özlem’in hikayesinin bir sona ermesini istemeyen ailesi, adaletin yerini bulması için mücadelelerini sürdürüyor. Mahkemelerde verilen kararlar, yalnızca bu dava için değil, benzer olayların önüne geçilmesi adına da büyük önem taşıyor. Özlem’in anısının yaşaması için başlatılan kampanyalar ve iletişim kanalları, birer umut ışığı olarak öne çıkıyor. Herkes, adaletin er geç sağlanacağına inanarak, Özlem’in ruhu için mücadele etmeye devam edecektir.
Sonuç olarak, Özlem’in katilinin 112’yi araması, mahkemede hafifletici sebep sayılmadı. Ancak bu durum, toplumda derin izler bıraktı. Özlem’in yaşamı ve öldüğü koşullar, Türkiye’deki kadın cinayetleri gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi. Kadınların hakları için verilen mücadele, onların hayatlarını korumak adına yapılan her türlü çaba, Özlem’in anısına saygı duruşu niteliğinde. Mahkemenin alacağı karar, sadece bu davanın değil, gelecekteki davaların seyrini de etkileyecek. Bu nedenle, tüm Türkiye adaletin yerini bulmasını bekliyor.