Son dönemlerde Türkiye’den Amerika Birleşik Devletleri’ne göç eden ailelerin yaşadığı zorluklar yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu kez Trump döneminde yaşanan göçmen politikalarının sonuçları, Türk bir aile için son derece trajik bir hal aldı. Yeşil kart başvurusu sürecinde yaşanan gecikmeler ve bürokratik engeller, aile üyelerinin gözaltına alınmasıyla sonuçlandı. Bu durum, ABD'de yaşanan zorlukların sadece Türk aileleri için değil, genel olarak göçmenler için de büyük riskler taşıdığına dair endişeleri artırıyor.
Adana'dan ABD’ye göç eden Kılıç ailesi, göçmenlik başvurularını yaptıkları dönemde, Amerika’da yaşamaya başlamanın hayalini kuruyorlardı. Ancak süreç beklediklerinden çok daha zorlu geçti. Yeşil kart başvuruları için gerekli belgeleri topladıktan sonra sürecin uzaması, ailedeki stres seviyesini artırmıştı. Amerika’da göçmenlik bürolarının yoğunluğu ve iç göçmenlik yasalarının belirsizlikleri, ailenin planlarını alt üst etti. Bekledikleri yeşil kartı alabilmek için sabırsızlanan Kılıç ailesi, her an yanlarında bir belirsizlik taşımaktan fazlasıyla etkilenmişti.
Aile, yeşil kart beklerken, birkaç gün önce bir oturumda bir dizi güvenlik kontrolünden geçirildi. Ne yazık ki, geçici statüleri nedeniyle görevli memurlar tarafından her an durdurulabilecekleri konusunda endişeliydiler. İnsani sebeplerle geçici oturum başvurusu yapmalarına rağmen, tam olarak herhangi bir koruma olmadan ABD’nin imzalı belgelerine ve politikalarına göre hareket etmeleri gerektiğini anladılar. Bu süreçte, Kılıç ailesinin başına beklenmedik bir olay geldi; bir gün, devlete ait bir ofiste işlemlerini yaparken beklenmedik bir gözaltına alınma durumu ile karşılaştılar.
Kılıç ailesi, gözaltına alınmalarının ardından derhal hukuki yardım almak zorunda kaldı. Deneyimli bir avukatla anlaşan aile, yaşadıkları travmanın sadece bir süreç değil, aynı zamanda insan haklarına da zarar verdiğine dair güçlü bir dava açmayı hedefliyor. Avukatları, “Bu olay, göçmenlerin nasıl istismar edildiğini ve sistemin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne seriyor. Kılıç ailesi, sürecin sonunda yasalar çerçevesinda korunmayı ve insan gibi yaşamayı hak ediyor” şeklinde bir açıklamada bulundu.
Ailenin yaşadığı gözaltına alma durumu, yalnızca bir anlık olay olarak kalmaması gerektiğine dair sosyal medya ve çeşitli platformlarda büyük bir yankı buldu. Göçmen toplulukları, Kılıç ailesinin yaşadığı deneyimi öne çıkararak benzer durumda olan kişilerin bilinçlenmesine katkıda bulunuyorlar. Bu sayede, çok daha fazla insana ulaşarak göçmenlik politikalarındaki adaletsizliklere dikkat çekmeyi amaçlıyorlar. Ayrıca, iletişim alanında farkındalık artırma çabaları, diğer ailelerin yaşadığı mağduriyetlerin de daha görünür hâle gelmesine olanak tanıyor.
Nihayetinde, Kılıç ailesinin hikâyesi, Amerika’da Trump döneminin sunduğu zorlukların bir örneği olarak dikkat çekiyor. Bu süreç, birçok ailenin göçmenlik umutlarının nasıl altüst olabileceğini gözler önüne sererken, aynı zamanda hukuk mücadelesinin ve toplumsal dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha hatırlatıyor. Aile, hukuki süreçlerini sürdürerek, yeşil kart umudunu ve hayallerindeki Amerika’yı tekrar kazanmayı hedefliyor. Her ne kadar gözaltına alınma durumu korkutucu ve trajik olsa da, Kılıç ailesi mücadeleye devam etmekte kararlı.
Özetle, Kılıç ailesinin yaşadığı olay, göçmenlik politikalarının aileleri nasıl etkileyebileceğine dair çarpıcı bir örnek teşkil ediyor. Türk ailelerin yaşadığı benzer süreçler, sadece bürokratik engellerin ötesinde, insanların yaşadığı korku ve kaygıları aydınlatıyor. Kılıç ailesinin mücadelesi, birçok kişinin kendi hikâyesini hatırlayıp harekete geçmek için cesaret bulmasına vesile olabilecek bir örnek olarak kalacaktır.